ABD'de en yüksek anne ölüm oranı Teksas'ta: Siyasetçiler doktorları yalan söylemeye zorluyor!

ABD'li siyasetçiler, doktorları kadınlara yalan söylemeye zorluyor. Teksas senatosu tarafından onaylanan tasarıya göre, çoğu durumda gebe kadınlar, artık doktorlara güvenemeyecek.


Haber Merkezi

Salı günü, Teksas senatosu gebeleri kürtaj hakkından vazgeçirmeye zorlamak için doktorların hastalarına fetal deformiteler (ceninle ilgili bozukluluklar) konusunda yalan söyleyebilmesinin önünü açan bir tasarı geliştirdi.  25 No’lu Senato Tasarısı; “haksız doğum” (sağlıkçalışanlarının yetersiz bilgilendirmesi nedeniyle engelli çocuk sahibi olan ailenin, bu konuda açtığı dava) yaptırımlarının ortadan kaldırılmasının katkısıyla, cenin sağlığı ile ilgili bilgi saklayabilmeyi sağlıyor.   

Cumhuriyetçi Senatör ve tasarının yazarı Brandon Creighton, düzenlemenin “bir mesaj” gönderdiğini vurguladı. 

Creighton bu ayın başlarında CNN’e "Tasarı 25, bir yaşamın tek başına, ebeveynlerin hasar ödemesi talep edebileceği bir zarar olduğu yargısına, Teksas’ın inanmadığı mesajını verecek” demişti. 

Kadının sağlığını savunanlar için ise mesaj farklı: gebe kadınlar her zaman doktorlarına güvenemeyecek. 

Kürtaj hakkını savunan NARAL isimli örgütün Teksas şubesinin yöneticisi Heather Busby, Rolling Stone’a yaptığı açıklamada şöyle dedi: “Tasarı 25 doktorların hastalarına yalan söylemesine izin veriyor. Teksaslı hamileler, kendilerine tüm bilgiyi verdikleri konusunda doktorlarına güvenmeyi ve doktor bunu yapmadığında ise aileler, özel eğitime ihtiyaç duyan çocukları için tazminat talep edecekleri yasal bir yol hak ediyorlar.” 

DOKTOR İLE HASTA ARASINDAKİ GÖLGE

Çoğu insan, bugün doktorlara hastalarına yalan söylemek konusunda izin verildiğini ve hatta aynı zamanda hiçbir medikal eğitim ya da uzmanlığı olmayan politikacılar tarafından bazı durumlarda buna zorlandıklarını keşfederek şok oluyor. Yıllardır ülkenin meclis üyeleri, kendilerini doktorlar ile hastaların arasına koymuş, iletişimlerini kesmiş ve bir etik zorunluluk olan bilgilendirilmiş onamları zayıflatmışlardı. 

Bilgilendirilmiş onam, doktorların test yapmak ve prosedürleri yerine getirmek için hastalarından gönüllü onaylarını almasını gerektiren, aynı zamanda hastaların en iyi kararı verebilmeleri için riskler, faydalar ve alternatifler de dahil olmak üzere gerekli bilgiye sahip olmalarını garanti altına alan bir uygulama. Sağlık bakımında bilgilendirilmiş onam etik ve profesyonel ideal olmaya devam etse de, doktorları gözaltına almakla tehdit ederek bu uygulamanın prensiplerini yok eden kullanışsız ve karmaşık yasalar nedeniyle çöküyor. 

Bu yasaların çoğu hasta-doktor ilişkisini polisiye bir ilişki haline getirmenin ötesine geçiyor. Politikacılar doktorların mesleklerini nasıl yerine getireceklerini çok yakından idare ediyor, belli teknikleri uygulayıp uygulayamayacaklarını dikte edecek kadar ileri gidiyorlar. Örneğin ülkede, güvenli ve tıbbi olarak test edilmiş olmasına ve ana akım medikal gruplar ve doktroların bireysel olarak yaptıkları güçlü itirazlara rağmen, genişletme ve tahliye olarak bilinen yaygın prosedürü keyfi olarak suçlu ilan eden yasalar sunuldu.

Doktorları yalan söylemeye ya da hastalarından bilgi saklamaya zorlayan yasaların çoğu doktorlara ve gebelerle ilgilenen sağlık personeline yönelik ancak hepsi değil. Daha geçtiğimiz hafta doktorlar, Amerikan Pediatri Akademisi’ne göre standart bir en iyi uygulama protokolü olan doktorların hastalara silah sorgusunda bulunmasını kısıtlayan “silahlar hakkında konuşmanın kısıtlanması kanununun” 11. Mahkeme tarafından kaldırılmasını kutladılar. Eylül ayında ise Pensilvanya Yüksek Mahkemesi, hekim konuşma sınırlandırma yasasını “sağlık profesyonellerinin hastalarına zarar verebilecek sondaj kimyasalları hakkında bilgi edinmekten alıkoyduğu” gerekçesiyle hükümsüz kıldı.

Pek çok insan doktorların tıbbi uygulamaları nasıl yerine getireceğine yönelik politik müdahalelerin farkında değil. Doktorlarının onlara yalan söyleyebileceğini düşünmek için hiçbir nedenleri yok ve aslında hayati önem taşıyan tıbbi kararlarla ilgili “Gebeliğim nasıl gidiyor? Endişelenmemi gerektirecek bir durum var mı?” sorular yönelttiklerinde, bunu düşünmemeliler de...

CENİNİN SAĞLIK SORUNLARI İLE İLGİLİ BİLGİLENDİRME KALDIRILDI

Eyaletler 1980’lerden beri 25 No’lu Senato Tasarısı'nın neredeyse aynısı olan yasalar geçiriyorlardı. Kâr amacı gütmeyen cinsel ve üremeyle ilgili sağlık kuruluşunda sorun yönetimi başkanı Elizabeth Nash, en az 12 eyaletin ceninin sağlık sorunları ile ilgili hastayı bilgilendirme sorumluluğunu ortadan kaldırdığını söyledi. 

"Haksız doğum" uygulamaları bir yaklaşım ve en elverişsiz olanı. Ulusal Kadın ve Aile Ortaklığı’nın 2016 yılındaki bir raporuna göre, 37 eyaletin “sağlayıcının profesyonel kararı, etik zorunlulukları ya da hastasının ihtiyaçları fark etmeksizin” doktorların işlerini nasıl yapacağına müdahale eden en az bir yasası var. 

Bir de doktorları hastalarına yalan söylemeye zorlayan yasalar var. Örneğin, Ulusal Ortaklık raporuna göre Teksas ve Kansas’ta politikacılar doktorları meme kanseri ile kürtaj arasında sahte bağlantıya dair hastalarına yalan söylemeye zorlayacak bir yasa geçirdi. Bu sahte bilgi üç başka eyalette devletin bastırdığı materyallerde yer alıyor. Bu eyaletlerde doktorların materyalleri dağıtma zorunluluğu olmasa da şüphe yok ki bazıları dağıtıyor. 

KADINLARA YALAN SÖYLEMENİN PASİF YOLLARI DA VAR

Bazı eyaletlerde, bir hastaya cerrahi uygulama yerine bir dizi hapla gerçekleştirilen medikal kürtajın “geri dönüşü” olduğu söyleniyor ki bu tıp camiasında fikir birliğine varılmayan bir iddia. Doktorlar ayrıca fetal ağrı ve kürtajın psikolojik ya da duygusal riskleri ile ilgili, hastalarına yalan söylemeye ve/ya yanıltıcı, temelsiz açıklamalar yapmaya zorlanıyorlar. 

İkinci yaklaşım ise gebe kadınların yanlış yönlendirilmesinin daha pasif bir yolu. Çoğu eyalette doktorların ne söyleyeceğini doğrudan emretmek yerine politikacılar doğru olmayan bilgileri devlet tarafından basılan materyallerin içerisine yerleştiriyor ve sonra doktorların hastalarına bu belli başlı materyalleri vermesini zorunlu kılıyor. Bilgilendirilmiş onamın hastaları yanlış bilgilendirmek için kullanılmasını garanti altına alacak şekilde yaratılan bir süreçten faydalanıyorlar. 

Geçtiğimiz yıl Rutgers Üniversitesi 23 eyalette “bildirilmiş onam” materyallerini eyalet eyalet denetleyerek sonuçlarını yayınladı. İlk kez yapılan bu araştırmada, hekimlerin hastalarına vermek zorunda olduğu, cenin gelişimine odaklanan ve devlet tarafından üretilen broşürler incelendi. Projedeki araştırmacılar (Amerika Anatomi Uzmanları Derneği’ne üye, embriyolojik ve fetal gelişim uzmanları) materyallerde bulunan bilgilerin yüzde 31’inin tıbbi olarak yanlışlığı ve en yanlış bilgi yüzdesinin gebeliğin ilk üç ayı, yani çoğu kadının kürtaj olduğu dönem ile ilgili olduğu sonucuna vardı.

119 BİLGİDEN 41'İ YANLIŞ

Rutgers raporuna göre Teksas eyaleti tarafından zorunlu hale getirilen bilgilendirilmiş onam broşürünün giriş kısmında "Hamilesiniz ve elinizdeki seçenekler hakkında bilebileceğiniz her şeyi bilmek istiyorsunuz. Gerçeği bilmeye hakkınız var” diye yazıyor ama 119 bilgiden 41’i tıbbi yanlış veya yanıltıcı açıklama içeriyor.

Rolling Stone’a yaptığı açıklamada raporun yazarlarından Grace Stone, "Bilgilendirilmiş onam etik tıbbi uygulamaların yaşamsal önem arz eden bir parçasıdır ancak kürtaj söz konusu olduğunda, diğer tüm medikal prosedürün aksine, hastalara verilen bilgiler doktorlardan değil meclis üyelerinden geliyor” diyor.  

Meclis üyeleri genellikle bu kitapçıkların dağıtılması zorunluluğunu, kadınların gebelik ile ilgili eğitilmesi gerekliliği ile açıklıyor. Bu açıklama ise hem tıbbi olarak yanlış bilgilerin oranının yüksekliği hem de kürtaj olmak isteyen kadınların çoğunluğunun zaten anne olması nedeniyle ironik. 

Politikacıların gebe kadınların yanlış bilgilendirilmesini cesaretlendiren üçüncü yöntemi ise medikal klinik olarak geçen, kürtaj karşıtı kuruluşlar olan sözde "gebelik kriz merkezleri". Eyaletlerin yarısından fazlası vergi verenlerin dolarlarını bu merkezleri fonlamak için akıtıyor; yedi eyalet İhtiyaç Sahibi Ailelere Geçici Yardım yani refah fonlarını bu kuruluşlara yönlendiriyor. 2006 yılında Temsilciler Meclisi tarafından Hükümet Reformu’na dair yürütülen özel araştırmada “araştırma kapsamında iletişime geçilen gebelik merkezlerinin kürtajın medikal sonuçlarını çoğu zaman riskleri fazlaca abartarak saptırdığını” tespit etmesine rağmen bu merkezler ayrıca federal maddi yardım da alıyor. 

Politikacıların vergi fonlarını kullanarak üreme sağlığı ve kürtaj konusunda halkı yanlış bilgilendiren koordine kampanyadaki bir diğer rolü ise yasal süreci dezenformasyon propaganda makinesi şeklinde kullanmak. 

Bu işleyiş, devlet yasama organlarına yığılan 20 haftalık kürtaj kısıtlaması örneği ile şu şekilde açıklanıyor: İki farklı kürtaj karşıtı kuruluşun önerdiği yasa taslağına dayalı belli başlı iki adet 20 hafta tasarısı bulunuyor. Birincisi, tıp bilimi tarafından desteklenmese de ceninin 20. haftada acıyı hissedebildiğini iddia ediyor. Bu model Ulusal Yaşam Hakkı Komitesi tarafından yazılmış ve başlığı “Acı Duyabilen Doğmamış Çocuğun Korunması Yasası”. Öteki 20 hafta yasağı önerisi ise Yaşam İçin Birleşen Amerikalılar tarafından yapıldı ve giriş kısmında “kürtajın olumsuz etkileri konusunda halk bilincini yükseltmek” amacı güdüldüğü belirtilse de kadın sağlığını bu kısıtlama için bir dayanak olarak gösteriyor.  Bir başka deyişle, Teksas’ın haksız doğum yasasında olduğu gibi, yasal süreci “mesaj vermek” için kötüye kullanıyor. Politikacılar yasayı tartışmak için meclis kürsüsüne çıktıklarında ya da basına hitap ederken bu doğru olmayan ve yanlış yönlendiren bilgiyi tekrar ediyorlar.

Gazeteciler parlamento haberlerinde uydurulmuş sözler ve gerçekten uzak tıbbi iddiaları aktararak sık sık farkında olmadan bu stratejiye ortak oluyor. Dengeli olmak adına, bu şartlar adına gittikçe zorlaşan bir iş olarak, kürtaj karşıtı politikacıların iddialarını çürüten bir kadın sağlığı savunucusunun sözlerini de, hem doğru hem yanlış olana eşit yer ayırarak ve böylece okuyucuları kendi kararları ile baş başa bırakarak, aktarıyorlar. Tasarının yasalaşmaya giden sürecinde propaganda ve tıbbi olarak yanlış iddialar gündelik konuşmalara sirayet ediyor; tüm bunlar ise bilgilendirilmiş onamı ve kanıtlara dayalı tıbbı hiçe sayıyor.

'MUAYENE ODAMIZDAN UZAK DURUN'

Hekimler, politikacıların bu vergi fonlu işbirliği ile mücadele ediyorlar. Amerikan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanları Koleji ile Ulusal Tabipler Birliği gibi profesyonel tıp örgütleri, bu yasalar sunulduğunda açıklamalar yaparak yasal müdahaleyi geri püskürtüyorlar. Artık beyaz önlükler giymiş hekimlerin kongre binalarının koridorlarında dolaşıp meclis üyelerini ofislerinde ziyaret ederek onlara muayene odalarından uzak durmalarını söylemeleri olağan dışı değil.  

Bu verilere bakılırsa hekimlerin işlerini nasıl yapacağına yönelik politik müdahale aşikar. Teksas uzun zamandır radikal kürtaj kısıtlamaları ile ilgili denemeler yapıyordu. Ayrıca Teksas, hem ülkede hem de gelişmiş ülkeler arasında en fazla anne ölümünün yaşandığı yer. 25 No’lu Senato Tasarısının Salı günü oylanmasından sonra tasarı meclis yolunu tuttu. Ancak tasarı ile ilgili ne gerçekleşirse gerçekleşsin tıp üzerindeki politik müdahaleye dair uyanık olunması ve gebelerin doktorlarına artık şu soruyu sorması gerekliliğinin farkına varılması önemli: Bu bilgi sizden mi geliyor yoksa bir meclis üyesinden mi?