AK Parti Trabzon Milletvekili Bahar Ayvazoğlu, Büyükliman Postası Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Ahmet Kamburoğlu’nun canlı yayın konuğu olarak önemli açıklamalar yaptı.



Sizlerin vesilesiyle Trabzon’da ve Büyükliman havzasında yaşayan çok kıymetli vatandaşlarımızı sevgi ve saygı ile selamlıyorum.  Hayırlı ramazanlar diliyorum. Bu ramazan hepimiz için buruk geçiyor. Her ramazan bir vatandaşımızın evine konuk oluyorduk. Şimdi ise ailemizle ve çocuklarımızla ramazanı geçiyoruz. Belki de ilk defa ailece birlikte olmanın fırsatını bu sayede yakalamış olduk. Bizlerin ne hafta sonu var ne de gece ve gündüzümüz. Bu sayede çocuklarıma daha çok zaman ayırma fırsatım oldu. Ama içinde bulunduğumuz durumun ciddiyetini dünya olarak yaşıyoruz ve üzülüyoruz.

“TÜRKİYE SALGIN SÜRECİNİ ÇOK İYİ GÖĞÜSLEDİ”
Korona virüsle mücadele kapsamında ilk baştan itibaren Türkiye bu süreci çok güçlü göğüsledi. Pandemi kontrol altına alınmıştır. Uzak Doğu’da Orta Asya’da ve Avrupa’daki ülkeler de ve Amerika’da çok acı tecrübeler yaşandı. Türkiye salgının diğer ülkeler de başladığı zamanlar güzel bir gözlem yaparak önlemlerine o doğrultuda aldı. Zaten ilk virüs Türkiye’ye gelmeden önce bizim elimizde nasıl bir önlem alınacağının bilgisi oluşmuştu. Bu bilgiler ışığında salık bakanımız ve sağlık kurulumuz çok doğru kararlar alarak bu süreci doğru yönettiler. Cumhurbaşkanımız önderliğinde kurulan bilim kurulu vatandaşlarıma doğru bilinçlendirme yönünde şeffaf açıklamalar yaptılar. Türkiye’nin faydasına Sağlık ve Ekonomi anlamında çok ciddi ve etkili kararlar aldılar. Bu süreç içerisinde Avrupa ülkelerinin yaptığı hataların içerisine düşmedik. Zaten bugün geldiğimiz durum itibari ile sağlık bakanımız yaptığı açıklama da bizleri son derece mutlu etmiştir. Pandemi’nin kontrol altına alınması bizleri rehavete düşürmemeli. Bu süreçte ilk önce mükemmel bir şekilde olayları analiz eden ve aldığı kararlarla doğru bir yol haritası belirleyen sağlık bakanımız vardı. İkinci olarak çok ciddi ve kuvvetli önemli sağlık alt yapımızın olması idi. Eski salık bakanımız Recep Akdağ döneminde sağlıkta dönüşüm politikalarını tamamladık. Eğer bu salgını 2002 yılından önce yakalanmış olsaydık vay halimize diyebiliyoruz. Şu anda ise dünya devletleri arasında parmakla gösterilen durumdayız. Bu salgının şehir hastanelerinin varlığı ile çok iyi göğüsledik. Bu sürecin atlatılabilmesin de en önemli bir diğer unsur ise başkanlık sistemi sayesinde güçlü bir otoriter sistemin var oluşudur. Rehavete kapılmadan kurallara uyarak yaşantımıza devam edeceğiz. Bu kurallara uyduğumuz için bu başarıyı sağladık. Bunda da en büyük pay sahibi kurallara uyan vatandaşlarımızdır.

“TRABZON İLİMİZ SALGIN SÜRECİNDE BAŞARILI ÇALIŞMALARA İMZA ATTI”
Trabzon ilimizde ki vaka sayımızda çok ciddi anlamda düşüş yaşandı. Bilim kurulları her ili kendi özelinde değerlendiriyor. Pandemi kurulları ve hıfsıha kurulu olarak Trabzon ilimiz çok güzel çalışmalara imza attı. Buradan Sayın Valimiz İsmail Ustaoğlu’na teşekkür ediyorum. Trabzon’da Valimiz ve sağlık müdürlüğümüz yürüttüğü başarılı çalışmalar sayesinde çok ciddi anlamda pandemi konusunda başarı sağlanmıştır. Yapılan bu başarılı çalışmalar sayesinde Trabzon’da vefat sayısı sıfıra düştü. Normal şartlarda Trabzon’da dünden bugüne 7421 tane test yapıldı. Her gün bu test sayıları azaldı. Bugün itibari ile yapılan test sayısı 301’e düştü. Trabzon’da toplam teşhis edilen vaka sayısı(pozitif çıkan) dünden bugüne 324’lerden 1 rakamına kadar düşmüştür. Bu ciddi bir başarıdır. Vefat sayımızda 17’den sıfıra düşmüştür.  Yoğun bakımdaki sayımız başlangıçta 28 kişi tedavi edilme derecesinde iken bugün itibari ile 3’e düşmüştür. Entübe sayımızda 17’den 2’ye düşmüştür. Dünden bugüne iyileşen sayımız 378 kişi olarak taburcu edilmiştir. Trabzon bu anlamda çok ciddi bir sınav verdi. Bu sınavda çok başarılı olmuştur. Bilim kurulunun bazı illerdeki giriş çıkış yasağının kaldırılmasında bu başarının etkisi olmuştur. Biz Trabzon olarak güzel başladık güzel devam ettik ve güzel bitirdik. Fakat bitti deyip rehavete kapılmadan hala hastayız deyip önlemlerimize dikkat etmeliyiz.

“BİZ TÜKETİM EKONOMİSİNDEN ÜRETİM EKONOMİSİNE GEÇMİŞ GÜÇLÜ BİR ÜLKEYİZ”
Türkiye dünya devletleri sırasında kendini ispatlamış ve başarılı çalışmalara imza atmaya başladığı bir dönemde önünü kesmek ve engellemek için iç ve dış güçlerin saldırıya geçtiğini her zaman gözlemliyoruz. Sayın bakanımız Berat Albayrak’da yaptığı başarılı çalışmalarla sayesinde kendini ispat etmiş bir bakanımızdır. Her iki bakanlığı döneminde de devamlı eleştirilen ve çamur at izi kalsın mantığı ile kendisine iftiralarda bulunulmuştur. Aslında Sayın Cumhurbaşkanımızın damadı olması vesilesi ile onun üzerinden Cumhurbaşkanımız ve kabinenin eleştirilmesi hedeflenmektedir. Ekonomik paket tedbirleri ile birlikte aslında her şeyi doğru yapmış başarılı bir bakanımızdır. Kendisini sevmeyebilirsiniz fakat bakan üzerinden hükümeti eleştirmek devlete verdiğiniz zararın büyüklüğü ile de orantılıdır. Biz tüketim ekonomisinden üretim ekonomisine geçmiş bir ülkeyiz. Durağanlık ülkelerde normaldir. Ekonomilerde geçiş süreçleri olur. Olmazsa zaten bu doğal değildir. Ak Parti iktidara geldiği günden beri o kadar çok badireler atlattı ki, ekonomileri çöküş sürecine iten çok çetin yollardan geçtik biz. Bu sıkıntılı süreçlerden geçerken ayakta kalmanız o kadar kolay değildir. Sadece sizi sendelemek için yapılan girişimlerde bile bu ülke sendelemedi. Yoluna devam etti.  Bugün gelinen noktada bir süper güç olan Amerika’ya İngiltere’ye ve 60 ülkeye tıbbi yardım gönderilebilecek konuma geldik. Uluslararası ilişkilerde imajımız üst düzeye gelmiştir. Eskiden savaşlar tankla topla tüfekle yapılırdı. Şimdi artık savaşın enstrümanı ekonomi oldu. Bir şekilde sizi ekonomi ile vuracaklar sizde gardınızı alıp buna karşılık vereceksiniz. Koşa insan terler ya, o anlamda Türkiye koşuyor. Türkiye’nin her yönden yükselişini çekemeyen bazı çevreler muhalefet bile yapamıyor ve eleştiriyorlar. Sosyal medya üzerinden yaptıkları saldırılarla hükümeti devirmeye çalışıyorlar. Bu hükümet sosyal medya üzerinden kurulmadığı gibi sosyal medya üzerinden devrilmez. Halkımız neyin ne olduğunun farkında. Zaten yaşayarak görüyor. Sayın bakanımız Berat Albayrak bu ülkenin bakanıdır. Sadece Ak Partinin bakanı değildir. Yapmış olduğu bu güzel çalışmaların arkasındayız destekliyoruz. Ayrıca insan kaynağı potansiyelimizi kullanamadığımız için Türkiye bundan önce hep beyin göçü vermiş bir ülke konumundaydı. Artık T3 vakfı ile birlikte şimdi zeki olan çocuklarımızı ilgili oldukları, yetenekli oldukları alanlara kanalize ediyoruz. Bu çocuklar bizim geleceğimizi kurtaracak. Bu çocuklar bilimle, teknoloji ile büyüyecekler. Veli Ağababa gibi olmayacaklar. Önlerinde Selçuk Bayraktar gibi bir örnek ağabeyleri varken o çocukları yıpratma kampanyasının figüranı yapmayacağız.

“HDP İLE İYİ PARTİ ARASINDAKİ İTTİFAK ORTAY ÇIKMIŞTIR”
HDP ile İYİ Parti arasında yaşanan ve polemik konusu olan laf düellosunda maalesef görüyoruz ki! HDP milletvekilleri ortaya çıkıp doğruyu söylediklerinde kıyamet kopuyor. Özellikle yerel seçimlere girerken ya da genel seçimlere girerken ciddi bir ittifak söz konusu idi. Bu ittifak aleni bir şekilde ortada idi. HDP, CHP, İYİ Parti ve Saadet partisinin de içerisinde olduğu bir ittifak vardı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için kendi aralarında yapmış oldukları çok ciddi bir konsesyum vardı. Verilmiş sözler ve vaatler vardı. Maalesef şimdi onların semerelerini izliyoruz. İYİ Parti bu anlamda hep kaçak güreşti. Milliyetçi bir kimlikten geldikleri için kendi tapanına bunu anlatamamaktan korktular. Bir taraftan da hem korktuğu hem de eleştirileceğinden emin olduğu konuda geri durmadı. Başından beri İYİ Parti HDP ile ciddi bir pazarlığın içerisine girdi. Mecliste Pervin Buldan çıkıp diyor ki!  İYİ Partililere yönelik meclisin kapıya yakın yerinde oturabiliyorsanız, bu kadar milletvekili olabildiyseniz HDP’nin ve hatta PKK’nın sayesindedir. Bu gün çıkıyor Sırrı Süreyya Önder diyor ki!  İYİ Partiyi kastederek dün bize muhtaç olanlar bugün bize koordinat biçmeye kalkışmasınlar. İYİ partililere yönelik Siz kim oluyorsunuz? Diyebiliyor. İYİ Parti bu ittifakı ne kadar gizlemeye kalksa da HDP gizlenilen ve saklanılan bir parti konumuna düşürülmekten çok rahatsız. HDP bir parti ittifakım varsa bunu rahatlıkla söyleyebilmeliyim diyor. Burada gizlenilecek bir ittifak yok. Açık açık HDP ittifakı açıklıyor. Biz AK Parti olarak hiçbir siyasi partinin seçmeni ile bir sorunumuz yok. Herkes istediği partiye oy vermiş olabilir. Bizim sıkıntımız HDP’nin PKK ile arasına bir set çekememesidir. HDP milletvekilleri kandilden aldıkları talimatlar doğrultusunda mecliste konuşmalarını yapıyorlar. PKK tarafından yönetiliyorlar. Biz AK Parti olarak terörle mücadelemize, iktidarda da olsak muhalefette de olsak yine mücadeleye devam edeceğiz.  Çünkü doğru 1 tanedir. İyi partinin kaçak güreşini aslında ortaya biz çıkartmıyoruz. İttifak yaptıkları HDP ortaya çıkartıyor. Haliyle bu vahim bir durum. İnşallah İYİ Partinin bir silkinip ben ne yapıyorum deyip kendini kanalize etmesini dilerim. Bize güçlü bir muhalefet lazım. İftira değil, çamur at izi kalsın mantığı ile hareket etmek değil. Doğruları söyleyip, doğruya yönelten bir muhalefeti bizler çok önemsiyoruz. Muhalefet partilerine oy veren insanlarla asla bir derdimiz yok, onları düşüncelerine saygı duyuyoruz dedi.  
“ÇAY ÜRETİCİLERİNİN SORUNU ÇÖZÜLMÜŞTÜR”
Çay üreticilerimizin seyahat izinleri Sayın Cumhurbaşkanımızın açıkladığı kurallar doğrultusunda verildiğini biliyoruz. Üreticilerimizin seyahat izinlerinin henüz çıkmadığı sürecin başında çay bahçelerinde boy boy poz verip popilis söylemlerde bulunanları da hayretle izledik. Bizler AK Parti Trabzon Milletvekilleri olarak çay üreticisinin sıkıntılarını bilerek çalışmalar yürütüyorduk. Yaptığımız çalışmaları bakanlarımız aracılı ile Sayın Cumhurbaşkanımıza iletmiştik. Ama ortada bir salgın hastalık durumu varken ve ölüm hadiseleri yaşanırken fazlada acele edilmesini doğru bulmuyorduk. Kontrol altına alınan hastalığın iyileşme sürecinde son gelen olumlu rakamlarla birlikte çay üreticisini mağdur etmeyecek şekilde karar alındı. Bizlerin yürüttüğü çalışmalar sonrasında sabrederek bu kararın Cumhurbaşkanlığının kabine toplantısı sonrasında sağlıklı bir şekilde açıklanmasına vesile olduk. Artık çay üreticisi seyahat izin belgesi ile birlikte bahçesinin başına rahatlıkla gelebilecek. E Devlet üzerinden, Alo 199 vefa sosyal destek hattı üzerinden seyahat izin belgesi almak için başvuruluyor. 14 Mayıs 2020 tarihinden itibaren bu talepler internet üzerinden talep edilmeye başlandı. 19 Mayıs 2020 Salı günü gece 24.00’den itibaren bulundukları illerden ayrılabilecekler. Bu izinlerin çıkmasına vesile olan Bakanlarımıza ve Cumhurbaşkanımıza teşekkür ediyorum. Bunun yanı sıra yaş çay alım fiyatı da açıklandı. Üreticilerimize hayırlı ve bereketli bir sezon geçirmelerini diliyorum dedi.

“YAYLA EVLERİ İLE İLGİLİ HENÜZ BİR GELİŞME YOK”
Bu sezon için yaylalarımıza elektrik verildi. Yayla evlerinin yıkın kararları ile ilgili olarak henüz bir çalışma yok. 31 Aralık 2017 öncesi ve sonrasında yapılan yayla evleri şeklinde bu konuyu değerlendirmek gerekiyor. Yapılan evlerin Orman arazisi mi? veya Mera arazisi içerisinde yapıldığı çok önemli soru. İmar kanununa eklenen ek bir maddenin, imar kanununa karşı yapılan yapılaşmaların kayıt altına alındığı ilgilisine yapı kayıt belgesi verildiği uygulamamız vardı. Maalesef bu vatandaşlarımız tarafından yanlış değerlendirildi. Yaylaların yerleşik olduğu alanlar imar kanununun yanı sıra hem mera kanunu hem de niteliğine göre orman kanunu ile koruma altına alınmış olan alanlardır. Sadece yayla çatısı altında değerlendirmemek gerekiyor. 31 Aralık 2017 tarihinden sonra yapılan yayla evleri için hukuken elektrik bağlanma imkanı bulunmadığı gibi bu yapıların işgallerinin de sonlandırılması gerektiği belirtildi. Amacı dışındaki yapılaşmalara müsaade etmeyen, aşırı yapılaşmanın önüne geçmek ve daha sonrada mevcut yapılaşmaların yayla mantığına ve amacına uygun hale getirilmesi imar kanunu ile amaçlandı. Amaçtan kasıt hayvancılık yapıyorsanız, yetkili kurumlardan izin alarak hayvanların barınabileceği ve hayvanlarla ilgilenen kişinin kendisinin de barınabileceği bir barınak olmasıdır. Devletimizin almış olduğu tedbirler ve yazılı kurallar kurumlar tarafından uygulamaya geçirilmektedir. Bu süreç de bu şekilde devam etmektedir dedi.

 “HİÇBİR ŞEY ÖRGÜN EĞİTİM GİBİ KOLAY OLAMAZ”
Korona Virüs dolayısı ile Milli Eğitim Bakanlığının çalışmalarını taktirle karşılıyoruz. Devletimiz sağlık sisteminde korona virüs ile ilgili yaptığı çalışmalar ve önlemler gibi Milli Eğitim Bakanlığı da çocukların eğitimi için aldığı önlemler ve hazırladığı çalışma programı ile çocuklarımızın eğitimini en güzel şekilde EBA TV’den vermeye devam ediyor. Bir salgın karşısında hiç hazırlık yapmadan Uzaktan eğitim anında servis edildiği, hizmete sokulduğu bir gerçekle karşılaştık. Online ders sistemi ile öğrenciler çok rahat ders dinleyebiliyorlar. Dabi ki bazı aksaklıkların olması normaldir. Yalnız bir şeyi de söylemeden geçmek istemiyorum. Hiçbir şey Örgün eğitim gibi kolay olamaz. Ani oluşan salgın dolayısı ile örgün eğitimden uzak kalan öğrencilerimiz haliyle eğitim-öğretimden çok etkilenmişlerdir. Fakat bu salgın dolayısı ile okullarından, arkadaşlarından, öğretmenlerinden uzak kalan öğrencilerimizi anlıyorum. Ama özverili bir şekilde online ortamından öğrencileri ile bağlantı kurarak ders anlatan fedakar öğretmenlerimiz var. Onlara teşekkür ediyorum. Sayın Milli Eğitim bakanımızda gerekli girişimleri yaparak, çocukların sıkıntı yaşamamaları adına girecekleri sınavlarda 2. Yarı yıl derslerinden muaf olduklarını belirtmesi, ayrıca yaz tatili yapmayacağız mı? diye soran çocuklara verdiği cevap ise sizleri yaz tatilinden mahrum bırakmayacağız olmuştur. Bu süreç ancak bu kadar profesyonel bir şekilde yürütülebilir. Dabi ki de bu da böyle olsaydı diyebileceğimiz şeyler olabilir. Fakat böyle bir sıkıntılı salgın sürecinden geçerken bu kadar başarılı bir çalışma yapılmasını da yapana atmamak gerekir diye düşünüyorum. Milli Eğitim Bakanlığımızın da bu salgın döneminde güzel ve başarılı bir sınav verdiğine inanıyorum.

“TRABZONSPOR HAKKI OLMAYAN BİR KUPAYI ASLA MÜZESİNE GÖTÜRMEZ”
Trabzonspor hakkı olamayan bir kupayı asla müzesine götürmek istemez. Hakkı olmayan bir galibiyetin alıcısı olmaz. Trabzonspor ligde bu güne kadar kendini ispat etmiştir. Geldiğimiz durum ortada. Lider bir pozisyondayız. Lakin ortada bir salgın var. Bu salgının başında ligler iptal edilsin diyen bir teknik direktör vardı. Şimdi olayın seyri değişince aynı teknik direktör çok farklı konuşmaya başladılar. En önemli şey insan hayatı diyenler, artık farklı mesajlar vermeye başladılar. Trabzonspor 26 haftadır verdiği mücadele ile taktir topladı. Bu sezonunda kazasız belasız oynanmasından da takımımız bir rahatsızlık duymaz. Gerekirse biz hayallerimizi erteleriz. Ama hakkımıza da kimseye yetirmeyiz. Bu anlamda 12 Haziranda liglerin başlayacağını düşünmüyorum. Gönlüm istiyor ki, Ligler oynanır. Biz de anlımızın akı ile bunun üstesinden geliriz. Şaibeli şampiyonluğu istemeyiz. Çünkü biz Trabzonspor’uz, kendimize güveniyoruz. Şaibeli kupayı da istemiyoruz. TFF’nin aldığı kararlara uymaktan başka çaremiz yok. Olaylara sağduyulu bir şekilde yaklaşalım. İnşallah oynanırsa şampiyon oluruz. 2011 yılına da selamımızı çakarız. Trabzon şehri için birçok hayalim var. Ama en önemli hayalim Trabzonspor’un şampiyonluğunu çocuklarımla birlikte 15 Temmuz Meydan Parkında coşku ile kutlamaktır.
Sizlerin vasıtası ile bizleri izleyen ya da izleyemeyen bütün vatandaşlarımıza hayırlı ramazanlar diliyorum. Şimdiden tüm hemşerilerimizin mübarek bayramlarını kutluyorum. Bu salgını en az hasarla atlatmamızı cenabı Allah nasip eylesin. Bir daha böyle salgınlardan bizleri korusun. Hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum.  Sizlere de bu canlı yayında bana da bir fırsat verdiğiniz için ayrıca teşekkür ediyorum dedi.