Haber Girişi : 28 Mayıs 2020 19:06

27 Mayıs...

27 Mayıs...

“İsmet Paşa isteseydi, üç idamı da engellerdi, ama istemedi.”

Bu sözler, 10 yıllık Demokrat Parti iktidarında, önce Gümrük ve Tekel, ardından da Milli Eğitim Bakanlığı, üst üste de üç dönem DP Erzurum milletvekilliği yapan kıymetli hemşerimiz merhum Prof.Dr. Rıfkı Salim Burçak’a ait…

27 Mayıs’ın üzerinden tam 60 yıl geçmiş…

Bugün olsa “suç” dahi sayılmayacak saçma sapan iddia ve ithamlar yüzünden, masum üç insan idam edildi ve ülkenin demokrasi tarihi onulmaz bir yara aldı.

Yassıada tutanakları ortada…

Ne diyordu, mahkemenin baş celladı, “…sizi buraya tıkan irade idam edilmenizi istiyor.”

Merhum Rıfkı Salim Burçak, vefatından (‘98) önce kaleme aldığı Demokrat Parti dönemi ve Yassıada hatıralarında, “27 Mayıs’tan çok önce Menderes zaten erken seçime gitmeye karar vermiş hatta bu kararını da yakın çevresine tebliğ etmişti” diye bahsetmişti.

Hani diyorlar ya, “DP erken seçime gitseydi, darbe olmazdı.”

Palavra…

Adamlar ta 1950’de yani DP daha iktidara gelir gelmez darbe yapmayı planlamışlar.

Dolayısıyla erken seçim de bahane, Menderes’in sözde “sert tutumu” da…

Kurt kuzuyu yemeyi kafaya koymuş, suyun aşağısında ya da yukarısında olmasının kuzu adına hiçbir yararı yok…

Rıfkı Salim Burçak hocayla Erzurum’da röportaj yapmış şanslı gazetecilerden biriyim.

Oğlu Yalçın Burçak, o tarihlerde dış ticaretten sorumlu müsteşardı.

Doğu Anadolu İhracatçılar Birliği’nin Erzurum’da kurulmasını sağlamış, genel sekreter olarak da Fikret Kabakuş’u atamıştı.

Birliğin ofisi de Pelit Meydanı’ndaydı…

Bir gün Fikret ağabey beni aradı ve “bak burada kim var” dedikten sonra, “Gel seni Rıfkı Bey’le görüştüreyim” teklifinde bulundu.

Rıfkı Salim Burçak, Erzurum’da efsane isimlerden biriydi. Öyle bir isimle hangi gazeteci görüşmek istemezdi ki…

Üstelik Rıfkı Bey, Tortumlu olarak benim hemşehrimdi.

Görüştük, iki saat süresince rahmetliyle konuştuk ve anlattıklarını kaydettim.

Atatürk Üniversitesi’nin kuruluş serüveninden tutunuz da Yassıada hatıralarına kadar onlarca meseleyi anlattı.

Bugün 27 Mayıs’ın üzerinden 60 yıl geçti.

Basında birbirinden çarpıcı haberler, yazı dizileri ve belgeseller yayınlanmakta…

Bendeniz yıllar önce…

Rıfkı Salim Burçak’a sormuştum:

“İsmet Paşa idamlardan yana bir tavır mı sergiledi?”

Merhum, hiç tereddüt etmeden “evet” demişti.

Nitekim hatıralarını yazdığı eserde de buna cevap veriyor.

Biliyorum CHP’liler kızacak, ama hakikat şu ki, CHP’nin siyasi tarihi demokrasi adına onlarca ayıpla doludur, 27 Mayıs ise, o ayıplardan yalnızca biri…

Demokrasiyi savunmak ve demokrasiyi hayat düsturu kılmak, üç aşağı beş yukarı hemen hemen her yiğit olan adamın işidir.

Lakin demokrasiyi, insan haklarını ve hukukun üstünlüğünü, senin gibi düşünmeyenler için savunmak yalnızca ve yalnızca “er” kişinin işidir.

Bugün artık hepimiz biliyoruz ki, Menderes ve iki arkadaşını idama götüren o süreç, DP iktidarının son zamanlarında tamamen NATO çıkarlarının hilafına hareket etmesidir.

Yani Rusya’ya yaklaşmasıdır.

Yassıada’daki o yargılamanın bir komedyadan ibaret olduğunu biliyoruz.

Menderes ve iki bakanını 60 yıl önce ölüme gönderen o anlayış esasında bugün bile siyasete müdahil olma çabasında…

Başarır başaramaz bilemem ama 60 yıl sonra bile sistem aynı…

“Benim gibi düşünmüyorsan ya da benim çıkarlarımın aleyhine bir politika izliyorsan seni iktidardan düşürürüz”

Neyse ki bu kez karşılarında Menderes yok…

Neyse ki bu kez, boynunu onlara haydi vurun diyecek bir siyasi kurban yok.

Ama hâlâ darbeden medet uman ve bugün bile idamlar olsa esasında içten içe keyif alacak onlarca manyak var.

İyi ki de Rıfkı Salim Burçak bu günleri görmedi.

Adamcağız kahrından ölürdü, görseydi eğer altmış yıl sonra bile aynı zihniyetin devam ediyor olmasını içine sindiremezdi…

 

Etiketler : şener
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.