Takip Et

SON DAKİKA

Vizör ardındaki mutluluk

19 Aralık 2019, Perşembe 07:30

     


Vizör ardındaki hayatlara dair merak edilenleri ve fotoğrafa olan aşkını konuştuğumuz Nadire Günday ile sanat dolu bir söyleyişi yaptık. Kayda geçen her karenin bir hikayesi olduğunu anlatan Aydınlı fotoğraf sanatçısı Nadire Günday'a göre hayata insan odaklı bakmak gelişimi ve değişimi tetikleyen en büyük tercih. Zaman, mekan, ışık ve insan varsa vizör ardındaki hayatları hissetmek için ana materyaller de elimizde oluyor. Usta fotoğraf sanatçısı Ara Güler'in gözünden olur alan eserleriyle İZ Dergide dahi yerini alan Nadire Günday'ın fotoğrafa ve yaşama bakışını keyifle yazdım. Özellikle ışıklı boyama tekniğiyle ön plana çıkan sanatçının görüşleri eminim ki sizleri de mutlu edecek.

(FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYIN)

"DEKLANŞÖRE BASTIĞIMDA BÜTÜN HİKAYE KAYDEDİLİYOR"

Deklanşör ile buluşma hikayenizde neler var?

Aydın'ın en güzel topraklarına sahip olan Karacasu'da doğdum. 59 yaşındayım, Efeler'de yaşıyorum. 31 yıl Aydın Vergi Dairesi'nde memur olarak çalıştım, 2018'de emekli oldum. İş hayatının ardından kendimi boşlukta kalırım diye düşünüyordum ama fotoğraf bu duygumun önüne geçti. Hatta zamanın yetmediğini bile söyleyebilirim. Ben fotoğraf makinesini elime aldığımda yıl 2005'ti. O günden bugüne kadar da elimden hiç düşmedi. Aslında bir çok sosyal aktivite ile tanıştım, hobilerim oldu. Ama hepsini bir şekilde bıraktım. Fotoğrafta ise aynısı olmadı; gün geçtikçe dahada çok bağlandım, kendimi buldum, huzur buldum. Deklanşöre bastığımda bütün hikayeyi de kafamda çiziyorum. Mutlaka hikayesi olan fotoğraflar çekmeye çalışıyorum. İnsan odaklı fotoğraflar çekiyorum. Doğa, hayvan elbette çekiyorum ancak, insan ve hikaye beni asıl mutlu eden öğeler.

"HEVES DEĞİL; TUTKU"

Ailem de Aydın'da yaşıyor. Önceden fotoğrafa olan tutkum bir çok kişiye göre heves gibi görünüyordu. Şimdiyse benim için bir tutku olduğunu başta ailem sonra çevrem kabul etti. Ben fotoğraf makinesini elime aldığımda binlerce hayatı ve hayali elime almış gibi oluyorum. Dediğim gibi birçok hobim oldu ama bitti, geri dönüşü olmadı.

"HER DENEYİM YENİLİKLER SUNDU"

Fotoğrafın hayatınıza kattığı değerler nelerdir?

Her fotoğraf deneyimi bana yenilikler sundu. Yeni mekan, yeni insan, yeni duygular, yeni hikayeler. Bu uzayıp gider ama en güzeli de kendimi yenileyebiliyor olmamdır. Ben 'çek kaç' modunda değilim. Mutlaka karşımdaki karenin hikayesini öğrenmem, bilmem, özümsemem ve hatta yazmam lazım.

"GEZ, GÖR, HİSSET VE PAYLAŞ"

Ben yaşamımı fotoğraf öncesi ve sonrası diye değerlendirdiğimde duygulanıyorum. Her anlamda çok değiştim, değiştirdim hatta değiştirdik. Önceden daha memur zihniyetliydim galiba. Elbette geziyor ve sosyaldim ama şimdiye baktığımda aynı düşünmüyorum. Daha çok gez, gör, hisset, yaşa ve paylaş odağındayım. Her karenin bir hikayesi var. Doğaya, insana, hayata ve kendime farklı bir gözle vizörden bakıyorum. Artık vücuduma bir virüs girdi ve çıkmıyor da diyebiliriz.

"ARA GÜLER'İN GÖZÜNDEN TAKDİR GÖRMEK ONUR VERİCİ"

Sosyal yaşamınızda neler değişti?

Fotoğraf sayesinde birçok insanla iletişim kurdum, sosyal projelerde yer aldım, yarışmalara katıldım, projelerde yer aldım. Hepsi de gönüllülük esasına dayanan bir ruhla yapıldı. Mesela Anadolu Jet, Atlas Jet gibi dergilerde fotoğraflarım yayınlandı. Aydın yöresine ait birçok fotoğrafım farklı platformlarda yerini aldı. Ama en önemlisi de İZ Dergisi'nde yer almaktı. 2012'de 8 Mart'ta 8 kadının yer alacağı bir proje için bana ulaştılar. Ancak fotoğrafları da Ara Güler'in onaylayacağını ve haber vereceklerini bildirdiler. Çok heyecanlandım. Her fotoğrafçının hayalidir İZ Dergisi'nde yer almak. Ama bir de Ara Güler gibi bir usta onaylıyorsa çok daha kıymetlidir. sonuç olarak fotoğraflarım onaylandı dergide yer aldım. Ara Güler'in gözünden takdir görmek onur verici. Benim için onur ve gurur verici olaylardan birisidir. Ardından bir çok sergi ve panelde yer aldım.

"BAŞKA HAYATLARA VİZÖRDEN BAKIYORUM"

Fotoğraf çekerken vizörden neler görüyor, hissediyorsunuz?

Ben fotoğrafı sadece deklanşöre basmak için çekmiyorum. Önce vizörden hayata başka bir gözle yani anlamak ve özümsemek üzerine bakıyorum. Her karenin anısını kaydediyorum, fotoğraf altına yazıyorum.2009 ve sonrasında FOTOGEN Sami Güner Kupası'na katıldım. İkisinde de kupayı ben aldım. Bu kupalarda benim için özel, anlamlı ve çok değerlidir. Ben daha çok ışıklı boyama yöntemi üzerine çalışıyorum. Kendimi bu yöntemde daha iyi ifade edebiliyorum. Zor bir yöntem ancak yine de bu alanda kendimi geliştirmeye devam ediyorum. Sami Güner Kupası'nın ikincisine de ışıklı boyama fotoğraflarımla katıldım. İlkinde ise Germencik'te yaşayan çingenelerin kargı yapım hikayelerini konu edinmiştim. Ülkemin dört bir yanını gezdim. Kahramanmaraş, Şanlıurfa, Gaziantep, Diyarbakır, Karadeniz Ege...hala da gitmediğim çok yer var. Fotoğrafla birlikte yaşamım daha da hızlandı. Daha çok geziyor, iletişim kuruyor ve üretiyorum. Bu da beni sürekli tazeliyor.

"AVCI DEĞİL GÖZCÜYÜM"

Fotoğraf bana hayata daha detaylı bakmayı öğretti. Toplumda fotoğrafçılarla ilgli hep şu algı vardır; gizlice çeker, gider ve yayınlar. Öyle değil, olmamalı da. Önce özümsemeli, hissetmeli ve anlamalı. Ben bunu yapıyorum. Karşımdaki her neyse önce gözlüyorum, avcı gibi çekip kaçmıyorum. Yani ben avcı değil, gözcüyüm, vizörden bakıyorum hayata.

KAYBOLDUKÇA GERÇEĞİ BULMAK...

İnsanların içerisinde kayboldukça onları tanımaya başlıyorsunuz. Mesela ben bir dönem Aydın'ın yüzleşmesi gereken gerçek, Jeotermal Enerji Santralleri ile ilgili çalıştım. İnsanların ne istedikleri, ne dedikleri, neye nasıl karşı çıktıkları ve ne hissettiklerine kadar birçok şey öğrendim. Bazen yaşamların arasında kaybolup gidiyorsunuz. İşte farketmeden o zaman daha çok öğreniyorsunuz. Ortam, hayat, zaman sakinleştiğinde her şey daha net görünüyor.

SANATA VE HAYATA DAİR

Fotoğraf sanatına devam edecek misiniz?

Emekliyim ve hayatım daha engelsiz. Artık mesaisi olan bir işim yok. Yani daha fazla sanata ve hayata zaman ayırabiliyorum. Fotoğrafla daha içli dışlıyım. Bırakmaya da hiç niyetim yok. Daha çok vizörden bakmak, üretmek ve yazmak istiyorum. Zamanımı daha kaliteli değerlendiriyorum. Dernek ve vakıflarda fotoğraflar üzerine söyleyişiler ve dersler veriyorum. herkesin vizörden bakmasını sağlamak için emek harcıyorum.

SANAT VE KADINA DAİR

Sanat ve kadın kavramları yan yana çok şık duruyor, yakışıyor birbirine. Sanat herkese yakışan bir kavram zaten. Ama kadının bakışı ve estetiği ile buluşunca her şey çok daha güzelleşiyor, anlam buluyor. Söyleyişimizin ana konusu güçlü kadınlar olduğuna göre benim tarafımdan ne demek onu da ifade etmek isterim. Güçlü kadın; kendi ayaklarının üzerinde duran, toplumsal baskılara bakmadan yürüyen, başını dik tutan, hedefine odaklanan cesaretli kadınlardır.

HEDEFLERE GİDEN YOL UZUN

59 yaşındayım ama önümde gidilecek daha çok yol var. Amacım hedefim ve ideallerim var. Hiçbir şey için geç kaldığımı düşünmüyorum. Aksine daha fazla vaktim olduğunu düşünüyorum ve ona göre planlı, kaliteli ve verimli yaşamaya çalışıyorum. Aileme, kendime, fotoğrafa, yakınlarıma daha çok zaman ayırabiliyorum. (AYŞE YILMAZ)







 
Son Eklenen Haberler