logo
05 MAYIS 2024

23 Haziran öncesi yeni bir açılım süreci sinyali!

Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, Abdullah Öcalan'ın 2 Mayıs'ta avukatlarıyla görüşmesi konusunda ilk kez açıklama yaptı. Gül, 22 gün sonra gelen açıklamasında, "Bunun çözüm süreciyle bir ilgisi yok. İstanbul seçimleriyle de bir alakası yok" iddiasında bulundu.


24.05.2019 00:00:00
23 Haziran öncesi yeni bir açılım süreci sinyali!
23 Haziran öncesi yeni bir açılım süreci sinyali!

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Anadolu Yayıncılar Derneğince Ankara Ulucanlar Cezaevi Müzesi'nde dün akşam düzenlenen iftarda gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, Abdullah Öcalan'ın 2 Mayıs'ta avukatlarıyla görüşmesi konusunda ilk kez açıklama yaptı. Gül, 22 gün sonra gelen açıklamasında, "Bunun çözüm süreciyle bir ilgisi yok. İstanbul seçimleriyle de bir alakası yok" iddiasında bulundu.

Gül, öte yandan süresiz nafaka adil olmadığını, hakkaniyet ve adalet içerisinde düzenlenmesi gerektiğine işaret ederek, "Boşanma süreci için arabuluculuk sistemini de tartışıyoruz. Nafakada alt ve üst sınırla ilgili çalışmada sona gelindi" dedi.

Adalet Bakanı gül, "Terörle Mücadele Kanunu kapsamında, terörle mücadeleyi zafiyete uğratmadan yapılabilecek düzenlemeler üzerinde çalıştıklarını" söyledi.
 
Gül, "Yargı Reformu Strateji Belgesi'nin temel felsefesi nedir?" sorusuna, "Belgenin temel felsefesi ve sloganı 'Güven Veren Adalet'. Bu mottoyla çalışmaları yaptık. Uzun süren, yaklaşık 8-9 aylık bir hazırlık süreci oldu. Belgenin memnuniyetle söyleyeceğimiz yönü katılımcı bir anlayışla hazırlanmış olmasıdır. Toplumun birçok kesiminden, her görüşten, her düşünceden tüm ilgililerle, paydaşlarla her konuyu tartıştık. Yargının temel meseleleri nelerdir, bunları konuştuk, müzakere ettik." karşılığını verdi.
 
Belgede 9 ana başlıkta amaç ortaya koyduklarını belirten Gül, şunları söyledi:
 
"Bunların altında hedeflerimiz var. Bunları yapmak üzere faaliyetlerimiz var. Bunları Cumhurbaşkanımız paylaşacak. Bu reform 82 milyona uygulanacak. O zaman 82 milyon burada bir söz söylesin. Adliyenin önünden geçen, içine giren, yolu düşen bir insanın 'Orada gerçekten hakim ve savcılar var, adalet, yargı sistemine güvenirim' algısı bizim için her şeyden önemli. Reformda yazılı bir kanun metni olmayacak. Orada bir yol haritası olacak. 2023'e kadar ceza adaleti ile ilgi, hukukla ilgili niteliğin artması ile ilgili neler yapacağız, burada bizim irade beyanlarımız olacak. Vizyonumuzu ortaya koyacağız."
 
"Özgürlüklerin daha da güvence altına alındığı bir yol haritası"
 
Gül, belgenin ortaya çıkması aşamasında Türkiye'nin 7 bölgesinde vatandaşlarla anket yaptıklarını, toplumun her kesiminden görüş alındığını ve bunun güzel fikirlerin ortaya çıkmasına vesile olduğunu kaydetti.
 
Reformların bir seferde yapılıp biten şeyler olmadığını vurgulayan Gül, "Bu reform ne ilktir ne de son olacak. Zaman içerisinde yeni reform paketleri çıkacak. Yeni reformlar yapılacak. Her dönemin yapılması gereken, atılması gereken adımları var." dedi.
 
Gül, Strateji Belgesi ile İnsan Hakları Eylem Planı'nda da güncelleme yapıldığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:
 
"Bir darbe girişiminden çıktık. OHAL dönemi sona erdi. Daha çok özgürlük, mülkiyetin, düşünce ve ifade özgürlüğünün, kişisel verilerin korunmasının daha da genişleyeceği ve bunun içerisine demokratikleşme paketi, yeni yargı paketinin gireceği bir yol haritasını ortaya koymaya çalıştık. Güzel sonuçlar ortaya çıkacak. Tüm milletimizin, herkesin kabul edeceği güzel bir yol haritası. 2023'e kadar, bunların bir kısmı önümüzdeki sene bir diğer kısmı hemen yürürlüğe girecek, daha geliştireceğimiz konular da var. Adım adım bu belge Türkiye'nin daha özgürlükçü, demokrasisinin daha da geliştiği, hakların ve özgürlüklerin daha da güvence altına alındığı bir yol haritasıdır."
 
"Terörle mücadeleyi zafiyete uğratmayacağız"
 
Avrupa Birliği (AB) kriterlerinde geçen terör tanımına ilişkin hem Türkiye'nin tezlerini koruyacak hem de AB kriterlerini sağlayacak bir formül bulundu mu?" sorusu üzerine de Gül, "Avrupa Birliği ile diyaloğumuzun ve sürecin başarıyla sonuçlanması temel yaklaşımımızdır. Bu konuda çok olumlu adımlar atmamıza rağmen AB nezdinde bu anlamda gelişmeleri çok gördük diyemeyiz. Bu konuda yine çabalarımızı sürdüreceğiz. Terörle Mücadele Kanunu kapsamında ise elbette terörle mücadeleyi zafiyete uğratmadan bu konuda yapılabilecek düzenlemeler üzerinde çalışıyoruz. Bu konuda İçişleri Bakanlığımızla birlikte Adalet Bakanlığı olarak temel yaklaşımımız terörle mücadele ama terörle mücadele yaparken de ifade özgürlüğü ve farklı konularla alakalı uygulamadan veya mevzuattan kaynaklı neler yapılabilir? Bu hususla alakalı olumlu adımları, değişiklikleri tartıştık, çalıştık." ifadelerini kullandı.
 
Gül, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında "Avrupa Günü"nün yıl dönümünde bir toplantı gerçekleştirdiklerini hatırlatarak, "O tarihte olması anlamlıydı. Biz şunu söylüyoruz. Türkiye evrensel hukuku kendi ülkesinde uygulayan, açık, içine kapalı olmayan bir ülkedir. Avrupa'yla ve uluslararası toplumla yaptığı sözleşmelerin altında sadakatle bu sözleşmelere bakan yaklaşımımızı teyit ettik. Bu konuda ortak hukukun gerektirdiği tüm çalışmalara öz güvenle katkı sağlamaya devam edeceğiz. Terörle mücadeleyi zafiyete uğratmayacağız. Ortak bir yerde birtakım alternatif metinlerimiz var. Onları önümüzdeki zamanlarda gündemimize alacağız. Bu adımlarla beraber vize muafiyetiyle alakalı önemli tüm gelişmeleri hemen hemen tamamlamış olacağız." değerlendirmesinde bulundu.
 
"Yeniden bir çözüm süreci başlıyor şeklinde bir değerlendirme yapılamaz"
 
Af ile ilgili bir çalışma yapılıp yapılmadığı sorusuna Gül, "Bu konu Meclisin takdirinde olan bir husus. MHP'nin teklifi de bir aftan öte infaza ilişkin birtakım öneriler ihtiva ediyordu. Bu konu ne şekilde olur, gündeme gelir mi, doğrudan parti yönetimimizin, grubunun vereceği bir karar. Dolayısıyla şu an Meclis gündeminde öyle bir teklif yok." karşılığını verdi.
 
"Dün yine bir görüşme oldu"
 
Gül, "Terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın avukatı ile görüşmesi yeni bir çözüm sürecini akıllara getirdiği. Yeni bir çözüm süreci var mı? Bunun İstanbul seçimiyle bir alakası var mı?" sorusuna şu yanıtı verdi:
 
"Bunun çözüm süreciyle bir ilgisi yok. 'Yeniden bir çözüm süreci başlıyor' şeklinde bir değerlendirme yapılamaz. İstanbul seçimleriyle de bir alakası yok. Nitekim ocak ayıydı yanlış hatırlamıyorsam, ailesi ile görüştü. Uzun zamandır görüşmüyordu. Avukatı ile ilgi konu da mahkemece hukuki bir engel vardı, bu engel, karar infaz hakimliğinin kararına yapılan itirazla Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kaldırıldı. Konuda hukuki engel kaldırılmış oldu. Bu çerçevede yapılan bir görüşmedir, ziyarettir. Bunu bir seçimle de bağdaştırmanın gereği yok. Mahkemece verilmiş bir görüşme, bir avukatla yapılan görüşme çerçevesindeki bir süreçtir."
 
"Periyodik olarak devam edecek mi?" sorusu üzerine de Gül, "Dün yine bir görüşme oldu. Bunu ilgili makamlar değerlendirmesi elbette cezaevinin durumu, hukukun,. mevzuatın gerektirdiği ölçüler çerçevesinde bunları elbette takdir edecektir." diye konuştu.
 
"Süresiz nafaka adil değil"
 
Bakan Gül, süresiz nafaka konusunun hatırlatılması üzerine bu konuda çalışmaların son aşamaya geldiğini, tüm paydaşların dinlendiğini, reflekslerini ortaya koyma anlamında çalışmaları bitirme aşamasında olduklarını ifade etti.
 
Süresiz nafakanın adil olmadığına dikkat çeken Gül, "Bir nafakanın süreli ya da objektif kriterlerle hakkaniyet ve adalet ölçüsü içerisinde düzenlenmesi gerekir. Bu konuda çalışmalar da var. Alt üst sınır konusunda teknik çalışmalar bakanlıkça tamamlanmak üzere. En makul düzenleme ortaya çıkacaktır. Temel hassasiyetimiz bir düzenleme getirirken taraflardan birine yeni mağduriyet alanları oluşturmamak. Amacımız, aile hukukundan kaynaklı uyuşmazlıkların çözümünde tarafların örselenmemesi. Tarafları ve çocukları örselemeden bu süreç bir an evvel en makul sürede nasıl tamamlanır da taraflar yara almaz... Boşanıyor, kopmak istiyor ve ölene kadar ona bir ödeme yapıyorsunuz. Bir şekilde bir irtibatınız oluyor. Bu daha farklı sorunlara da sebep oluyor." diye konuştu.
 
Gül, boşanma meselelerinde arabuluculuk konusunu reformla ayrıntılı bir şekilde konuşacaklarını kaydetti.
 
Hayvan Hakları Kanunu ile ilgili soru üzerine Gül, "Türk Ceza Kanunu yönüyle çalıştık. Kanunun uygulayıcısı Orman Bakanlığı. Çünkü pet shoplar, barınaklar var. Biz sahipli sahipsiz hayvanların tümü için suç olması yönüyle önerilerimizi çalışıp verdik Meclise. Meclis bir komisyon da kurdu. O hususta da gerekli düzenleme çıkacaktır." ifadelerini kullandı.

İfadesi iddianameye girmeyen Ayşe Ateş'ten tepki
Azmettiriciler nerede?
16 ayda tamamlanan iddianamenin detayları
Basit bir husumet cinayeti!
Vatandaşlara ajanlık hakkında bilgi verildi
MİT'ten videolu 'casusluk' uyarısı
Türkiye'nin ekonomisini Almanya'da anlattı
'Kredi notumuz artıyor, doğru yoldayız'
'Kazan-kazan' pazarlığı mı yapıldı?
'Al paşaları ver anayasayı'
Kılıçdaroğlu ile görüşmede Erdoğan ziyareti de masadaydı
'Görüşmenin önemli kısmını paylaştım'
'Çok ölü var' diyerek mezarlığa ambulans istedi
Pes dedirten çağrılar
Yerlikaya ve yardımcılarının araç ve koruma sayıları azaltıldı
İçişleri Bakanlığından tasarruf açıklaması
Cenazeleri bulunan işçilerin kimlikleri belli oldu
İliç'te iki cenazeye daha ulaşıldı
'Ölünce mezarıma yazılacak bir baba adım yok'
58 yıldır gerçek kimliğini arıyor
Aralarında kanser, MS ve diyabet ilaçları da var
81 ilaç geri ödeme listesine alındı
200 nüfuslu köyden 50 ülkeye ihracat
300 kişiye istihdam sağlıyor
Darısı Süper Lig'de yaşanan olaylara
Olaylı derbide fişekçiye 15 yıl hapis
Şehirde kurulan yağma düzenini açıkladı
Doğal gazını bile belediye ödemiş
İfadesi iddianameye girmeyen Ayşe Ateş'ten tepki
Azmettiriciler nerede?
16 ayda tamamlanan iddianamenin detayları
Basit bir husumet cinayeti!
Vatandaşlara ajanlık hakkında bilgi verildi
MİT'ten videolu 'casusluk' uyarısı
Türkiye'nin ekonomisini Almanya'da anlattı
'Kredi notumuz artıyor, doğru yoldayız'
'Kazan-kazan' pazarlığı mı yapıldı?
'Al paşaları ver anayasayı'
Kılıçdaroğlu ile görüşmede Erdoğan ziyareti de masadaydı
'Görüşmenin önemli kısmını paylaştım'
'Çok ölü var' diyerek mezarlığa ambulans istedi
Pes dedirten çağrılar
Yerlikaya ve yardımcılarının araç ve koruma sayıları azaltıldı
İçişleri Bakanlığından tasarruf açıklaması
Cenazeleri bulunan işçilerin kimlikleri belli oldu
İliç'te iki cenazeye daha ulaşıldı
'Ölünce mezarıma yazılacak bir baba adım yok'
58 yıldır gerçek kimliğini arıyor
Aralarında kanser, MS ve diyabet ilaçları da var
81 ilaç geri ödeme listesine alındı
200 nüfuslu köyden 50 ülkeye ihracat
300 kişiye istihdam sağlıyor
Darısı Süper Lig'de yaşanan olaylara
Olaylı derbide fişekçiye 15 yıl hapis
Şehirde kurulan yağma düzenini açıkladı
Doğal gazını bile belediye ödemiş

Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş'ten iddianame tepkisi: Azmettiriciler nerede?

"Savcılık ifademi unutmuş. Muhtemelen siyasilerin ismi geçtiği için ifadem yok. İfademin tam metnini ilerde paylaşacağım. Bir ifade ancak bu kadar basitleştirilebilir, adeta aklımızla alay ediyorlar" 
05.05.2024 00:41:00
Haber Merkezi
Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş'ten iddianame tepkisi: Azmettiriciler nerede?
Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş'ten iddianame tepkisi: Azmettiriciler nerede?
Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı eski Genel Başkanı Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin 22 kişi hakkında hazırlanan iddianamenin detayları ortaya çıktı. 

İddianamede MHP ile ilişkili bazı isimlerin yer almamasına Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş tepki gösterdi.

"Böyle bir suikasti birkaç çapulcunun tasarlayıp planladığına inanmamızı gerçekten bekliyor musunuz?"

Ateş, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "İddianame burada. Peki, azmettiriciler nerede? Böyle bir suikasti birkaç çapulcunun tasarlayıp planladığına inanmamızı gerçekten bekliyor musunuz? Sırf bu iddianameyi hazırlamak için kamuoyunu neden bir buçuk yıl beklettiniz?" diye sordu.


İfadesi iddianameye girmedi

Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş, iddianame sonrası ilk kez SÖZCÜ'ye konuştu. Ayşe Ateş, şunları söyledi:

"Olay gerçekleşir gerçekleşmez bu iddianameyi yazıp önümüze koyabilirlerdi. Bir buçuk yıl bekleyip çok basit, adi bir cinayet vakası gibi servis edilerek asıl faillerin alenen korunup kollandığı çok açık. Kocamı kimin öldürdüğü de, katilleri kimlerin koruduğu da gayet net. Ne diyeyim, yazıklar olsun. Bugün değilse yarın ama eninde sonunda hesap verecekler. Buna inanıyorum, bunun için de elimden gelen her şeyi yapacağıma kimsenin şüphesi olmasın. İnancı, ırkı, ideolojisi ne olursa olsun haksız yere katledilen tüm canlar için."

Ayrıca, Ayşe Ateş'in ifadesine iddianamede yer verilmedi. Bu duruma tepki gösteren Ayşe Ateş, "Savcılık ifademi unutmuş. Muhtemelen siyasilerin ismi geçtiği için ifadem yok. İfademin tam metnini ilerde paylaşacağım. Bir ifade ancak bu kadar basitleştirilebilir, adeta aklımızla alay ediyorlar" şeklinde konuştu.

Sinan Ateş cinayeti zanlısı: Evinin adresini, önüne pankart asmak için araştırmış olabilirim

Sinan Ateş cinayeti soruşturmasında 16 ay sonra hazırlanan iddianamenin detayları ortaya çıktı. Zanlıların bir kısmı olayla ilgileri olmadığını söylerken, bazı zanlılar ise kişisel husumet gerekçesi ile Ateş'i yaralamak istedikleri yönündeki ifadeler iddianameye girdi. Sanıkların MHP ile ilgilerine yer verilmeyen iddianamede şüpheli Tolgahan Demirbaş, Ateş'in adresini sorgulattığı iddiasına ilişkin verdiği "Sinan Ateş'in ikametinin önünde pankart asılması düşüncesi gündemdeydi. Bu nedenle adresin tespitini istemiş olabilirim." ifadesi yer aldı.
05.05.2024 00:32:00 / Güncelleme: 05.05.2024 00:42:02
Anadolu Ajansı
Sinan Ateş cinayeti zanlısı: Evinin adresini, önüne pankart asmak için araştırmış olabilirim
Sinan Ateş cinayeti zanlısı: Evinin adresini, önüne pankart asmak için araştırmış olabilirim
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin 22 şüpheli hakkında iddianame hazırlandı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının iddianamesinde, Ateş'in eşi Ayşe Ateş ve olay sırasında beraberindeki Selman Bozkurt "müşteki", 22 kişi de "şüpheli" sıfatıyla yer aldı.

Olay anında tetikçi Eray Özyağci'nin yanındaki şüpheliler Vedat Balkaya ve Suat Kurt müşterek fail, Doğukan Çep ve Tolgahan Demirbaş'ın suça azmettiren olduğu bildirildi.

Şüpheliler Zekeriya Asarkaya, Hakan Saraç, Ufuk Köktürk, Mehmet Yüce, Mustafa Uzunlar, Aşkın Mert Gelenbey, Murat Can Çolak, Osman Bayraktar, Caner Güney, Umut Ersoy, Çağlar Zorlu, Aytaç Ataç, Emre Yüksel, Serdar Öktem, Erdem Karadeniz, Alper Atay, Mustafa Ensar Aykal'ın da iştirak halinde işlenen suça yardım ettikleri kaydedildi.

İddianamede, Çep ve Demirbaş'ın cinayete ilişkin detaylı plan yaptıkları, bu kapsamda Ateş'in kişisel, ailevi ve mesleki yaşantısı konusunda ayrıntılı bilgi topladıkları ifade edildi.

Demirbaş'ın olaydan önce şüpheli eski cinayet büro amiri Aykal'a, Ateş'in telefon ve adres bilgilerini sorgulattığı, Çep'in Özyağci'yi Ankara'ya göndermek için şüpheliler Uzunlar ve Bayraktar'ın sahibi olduğu işletmeden minibüs temin ettiği aktarılan iddianamede, şüpheliler Gelenbey ve Çolak'ın da bu araçla tetikçi Özyağci'yi Ankara'ya getirip, şüpheli Asarkaya'nın Demetevler Mahallesi'ndeki evine bıraktıkları belirtildi.

İddianamede, şüpheliler Saraç, Köktürk, Güney, Ersoy, Zorlu, Ataç, Öktem, Karadeniz ve Atay'ın da bilgi belge ve lojistik destek sağlayarak cinayetin işlenmesine yardımcı oldukları anlatıldı.

Şüphelilerin ifadeleri

İddianamede ifadesine yer verilen şüpheli Eray Özyağci, Ateş'i 3-4 yıldır tanıdığını belirterek, "Kendisini tanıdığımda Ülkü Ocakları Başkanıydı. Gösterdiğim vefaya karşılık vermediği için aramızda kişisel bir husumet oluştu. Kendisini yaralamak amacıyla birtakım planlama ve ayarlama yaptım, hiç kimseden yardım talep etmedim, her şeyi kendi imkanlarımla yaptım." iddiasında bulundu.

Doğukan Çep'e olaydan kısa süre önce birisini vuracağını söylediğini ama kim olduğunu söylemediğini ve ondan yardım almadığını savunan Özyağci, Ankara'ya nasıl geleceğini, Ateş'i nerede bulacağını ve olay yerinden nasıl kaçacağını düşündüğü günlerde, Çep'in yanında oturan iki özel harekat polisinin kendi aralarında Ankara'ya gideceklerinden bahsettiklerini duyduğunu anlattı. Özyağci, şu beyanı verdi:

"Ben de bunu fırsata çevirdim, polislere Ankara'da hasta ziyaretine gitmem gerektiğini ancak ufak bir hapis cezasından dolayı aranmam olduğunu, cezaevine girmek istemediğimi, beni de Ankara'ya giderken yanlarına alıp alamayacaklarını sordum. Bunun üzerine polisler, beni Ankara'ya götürmeyi kabul ettiler."

Ankara'da iki gün keşif yaptığını belirten Özyağci, olay günü Çukurambar'da kahvaltı yaptığını, bir süre sonra Ateş ve beraberinde iki kişi gördüğünü ifade etti.

Özyağci, "Şahıslarla karşı karşıya geldiğimiz esnada üzerimde bulunan silahımı çektim, öncelikle Ateş'in bacaklarına 3-4 el ateş ettim. Selman isimli şahsın da silah çekmesi üzerine kendi can güvenliğimi düşünerek Sinan Ateş'i etkisiz hale getirmek maksadıyla hızlı bir şekilde ateş etmem neticesinde şahıs hareketsiz kaldı." dedi.

Daha sonra kendisini bekleyen Balkaya'nın kullandığı motosikletle olay yerinden kaçtığını, kararlaştırılan bir noktada indiğini aktaran Özyağci, sonraki saatlerde ise ismini söylemek istemediği bir kişinin araçla kendisini aldığını ve İstanbul'a doğru gittiklerini anlattı.

Özyağci, olayda kullandığı tabanca, şarjör ve kalan fişekleri yolda bir çalılık alana gizledikten sonra İstanbul yakınlarında daha önce ayarlanan bir ikamete gittiğini bildirdi.

Şüpheli Vedat Balkaya ise Ankara'ya gittiği motosikleti olaydan 10 gün kadar önce Çep'in verdiğini belirtti. Özyağci'nin de kendisine, "husumetli olduğu bir kişinin ikamet ettiği konuma doğru gideceklerini" söylediğini anlatan Balkaya, olay günü bir kafeye bıraktığı Özyağci'nin süre sonra koşarak geldiğini, motosikletle buradan uzaklaştıklarını, daha sonra onun bekleyen bir araca bindiğini, kendisinin de İstanbul'a döndüğünü aktardı.

Balkaya, "Doğukan Çep, bu yaralama olayını biliyordu ancak Eray Özyağci'yi azmettirip azmettirmediğini bilmiyorum." şeklinde ifade verdi.

"Sinan Ateş'in ofisini ve arabasını gözetledim"

Şüpheli Suat Kurt, 22 veya 23 Aralık 2022'de Doğukan Çep'in FaceTime uygulaması üzerinden kendisini arayarak, birini Ankara'da takip edip edemeyeceğini sorduğunu, kendisinin de bunu kabul ettiğini söyledi.

Otobüsle Ankara'ya gittiğini anlatan Kurt, 26 Aralık'ta Çep'in kendisini FaceTime'dan bir kez daha arayarak, Ateş'in ofisinin yerini ve otomobilini tarif ettiğini ve "Kaçta gelip gidiyor, aracı tek mi kullanıyor, bunları bana haber ver" dediğini anlattı.

Çep'e bazı bilgileri verdiğini ve onun talebi üzerine Özyağci'yi bir eve yerleştirdiğini ifade eden Kurt, şunları söyledi:

"29 Aralık 2022'de ikametteyken Doğukan, Özyağci'yi görüntülü aradı. Sinan Ateş'i kastederek 'Bu şahıs dövülüp ayaklarından yaralanacak' dedi. Olay günü saat 10.00 civarı Çukurambar'a geçtim. Sinan Ateş'in aracı ofisinin önünde duruyordu. Doğukan görüntülü aradı, 'Arabası burada' dedim. Sinan Ateş, yanında 2 şahısla ofisinin bulunduğu binadan çıktılar. Doğukan'a 'Yine gidiyorlar, geldikleri yöne doğru' dedim. O da bana 'Tamam abi, sen taksiye bin' dedi. Silah seslerini duyduktan sonra telefonumu komple kapattım."

Şüpheli Doğukan Çep de Sinan Ateş'i tanımadığını, olayla alakası olmadığını savundu.

Kendisini arayıp alacak verecek meselesi için Ankara'ya gideceğini söyleyen Özyağci'nin araç kiralamasına yardımcı olduğunu söyleyen Çep, "Ankara'da herhangi birini vuracağını bilmiyordum. Böyle bir konuşmaya şahit olmadım. Eğer şahit olsaydım araç kiralama işine dahil olmazdım." ifadelerini kullandı.

Şüpheli Suat Kurt'un kendisi hakkındaki beyanlarını kabul etmeyen ve olayla hiçbir bağlantısı olmadığını savunan Çep, "Cezalarım ve aranmam olması sebebiyle olay üstüme yıkılmaya çalışılıyor. Sinan Ateş'i öldürmek gibi bir niyet ve kastım olmamıştır." ifadesini verdi.

"Sinan Ateş'in ikametinin önünde pankart asılması düşüncesi gündemdeydi"

Şüpheli Tolgahan Demirbaş da Ateş'i "camialarından" tanıdığını, Mersin'deki olay ve hakkındaki ithamlardan kaynaklı kendisine mesafeli olduğunu söyledi.

Demirbaş, şüphelilerden Aykal'a, Ateş'in adresini sorgulattığı iddiasına ilişkin, "Sinan Ateş'in ev adresi mesajla veya herhangi bir şekilde bana gönderilmedi. Sinan Ateş'i olay öncesi şahsen tanımazdım. Mersin'de vuku bulan saldırı olayında camiamızdan bir genç öldürülmüştür. Bu olaya tepki olarak Sinan Ateş'in ikametinin önünde pankart asılması düşüncesi gündemdeydi. Bu nedenle adresin tespitini istemiş olabilirim." beyanını verdi.

İstenen cezalar

İddianamede, şüpheliler Özyağci, Balkaya ve Kurt'un "tasarlayarak kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, müşteki Selman Bozkurt'a yönelik "tasarlayarak kasten öldürmeye teşebbüs" suçundan 13'er yıldan 20'şer yıla kadar; Çep ve Demirbaş'ın ise cinayete azmettirmekten ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmaları talep edildi.

Özyağci'nin ayrıca "ruhsatsız tabanca bulundurmak ve taşımak" suçundan 1 yıldan 3 yıla, Demirbaş'ın ise "zincirleme şekilde kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirme" suçundan 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi.

Şüpheliler, Asarkaya, Saraç, Köktürk, Yüce, Uzunlar, Gelenbey, Çolak, Bayraktar, Güney, Ersoy, Zorlu, Ataç, Yüksel, Öktem, Karadeniz, Atay ve Aykal'ın " tasarlayarak kasten öldürmeye yardım" suçundan 15'er yıldan 20'şer yıla kadar hapsi istenirken, Aykal'ın kamu görevinin verdiği yetkiyi kötüye kullanarak maktule ait kişisel bilgileri hukuka aykırı olarak temin ettiği gerekçesiyle 3 yıldan 6 yıla kadar cezalandırılması talep edildi.

Mahkeme inceliyor

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca tamamlanan iddianame, 26 Nisan'da Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmişti. Mahkemenin iddianameyi değerlendirmek için, bu süreden itibaren 15 gün süresi bulunuyor.

Olaya ilişkin hakkında işlem yapılan toplam 39 kişiden, haklarında yurt dışına çıkış yasağı getirilen diğer 17'si hakkındaki soruşturma, ayrı bir dosya üzerinden sürüyor.

İçişleri Bakanlığı'ndan tasarruf açıklaması: Yerlikaya ve yardımcılarının araç ve koruma sayıları azaltıldı

İçişleri Bakanlığı, tasarruf tedbirleri kapsamında koruma aracı ve polis sayısının azaltıldığını bildirdi.
04.05.2024 13:02:00
Haber Merkezi
İçişleri Bakanlığı'ndan tasarruf açıklaması: Yerlikaya ve yardımcılarının araç ve koruma sayıları azaltıldı
İçişleri Bakanlığı'ndan tasarruf açıklaması: Yerlikaya ve yardımcılarının araç ve koruma sayıları azaltıldı
Bakanlığın sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, "Tasarruf tedbirleri kapsamında İçişleri Bakanımız Sayın Ali Yerlikaya'nın talimatlarıyla, Sayın Bakanımızın araçları da dahil olmak üzere Bakan Yardımcılarımızın koruma araç ve koruma polis sayıları azaltılmıştır." ifadelerine yer verildi.


Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, ekonomide yol haritasını fikir birliği içinde belirlediklerini ifade ederek kamuda tasarrufu artıracak tedbirler üzerinde çalıştıklarını ifade etmişti.

Tasarruf çalışmalarının nihai noktaya geldiğini belirten Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de "Kamuda harcama kontrolü 2024'ün ikinci yarısında devreye girmiş olacak" ifadesini kullanmıştı.

Türkiye'de en çok araç FSM'den geçiyor

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, 'En çok trafik hacmi Fatih Sultan Mehmet Köprüsü ve 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nde oluştu. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nde trafik hacmi 240 bin, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nde ise 190 bin oldu' dedi
04.05.2024 11:39:00 / Güncelleme: 04.05.2024 11:45:41
İHA
Türkiye'de en çok araç FSM'den geçiyor
Türkiye'de en çok araç FSM'den geçiyor
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Karayolları Genel Müdürlüğü'nün 2023 yılı Trafik Hacim Bilgileri istatistiklerini değerlendirdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde Türkiye Yüzyılı vizyonuyla Türkiye'de ulaşımın tüm modlarında çağ atlatan yatırımlar ve atılımlar yaptıklarını belirten Bakan Uraloğlu, karayollarının, ulaşım yatırımlarının lokomotifi olduğunu söyledi.

Uraloğlu, karayollarında yapılan yüksek standartlı yollarla Türkiye'nin dört bir yanında konforlu ve güvenli ulaşımı sağladıklarının altını çizerek, 'Ülkemizin doğusundan batısına kuzeyinden güneyine yüksek standartlı bölünmüş yollarla bağladık. Vatandaşlarımız artık yolculuklarında karayolunu da tercih ediyor' diye konuştu.

'FSM'de trafik hacmi 240 bin'

Ülke genelinde Karayolları Genel Müdürlüğü sorumluluğundaki yol ağında gerçekleştirilen ölçümlerde trafik hacimlerinin metropol geçişlerinde ve Karadeniz Sahil Yolu gibi bölgesel hizmet veren akslarda artış görüldüğüne dikkati çeken Bakan Uraloğlu, şunları kaydetti:

'En çok trafik hacmi Fatih Sultan Mehmet Köprüsü ve 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nde oluştu. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nde trafik hacmi 240 bin, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nde ise 190 bin oldu. İstanbul-Tekirdağ Devlet Yolu'nun bazı kesimlerinde Yıllık Ortalama Günlük Trafik (YOGT) miktarı 100 bini aştı. İstanbul-Kocaeli Devlet Yolu'nun çeşitli noktalarında 70 bini aşmaktadır. İstanbul Havalimanı'na bağlantı sağlayan yol kesiminde ise trafik 100 bini geçti.'

'Ankara Havalimanı güzergahını kullanan araç sayısı günde 70 bini buldu'

Yıllık Ortalama Günlük Trafik miktarlarının yüksek olduğu kesimlere dair açıklamalar yapan Bakan Uraloğlu, şöyle konuştu:

'İzmir şehir merkezindeki KGM sorumluluğundaki bazı kesimlerde trafiğin 70 binin üzerine çıktı. Konya şehir geçişindeki kesimlerde trafik 100 bini aşıyor. Ankara-Sincan-Yenikent güzergahındaki bazı kesimlerde 100 binin üzerine çıktı. Ankara Havalimanı'na erişim sağlayan güzergahta bazı kesimlerde ise günlük araç sayısı 70 bini aştı. Ankara-Gölbaşı arasında da her gün 80 bin araç seyahat etti. Ankara'yı Polatlı tarafına bağlayan Ankara-Temelli Yolu'nu da her gün 60 binin üzerinde araç kullandı.'

Uraloğlu, Ankara'nın şehir içi trafiğini rahatlatan önemli yollardan biri olan Eskişehir Çevre Yolu'nda da trafik hacminin günlük 70 binin üzerinde olduğunu vurguladı.

Bakan Uraloğlu, Gaziantep için büyük öneme sahip Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi'ne ulaşım sağlayan yol kesiminde ise günlü trafiğin 70 bini geçtiğini kaydetti.

Samsun Çevre Yolu'nun önemli oranda trafik alan yollarından bir diğeri olduğunu belirten Uraloğlu, Çevre Yolu'nun her gün 60 bin araç tarafından kullanıldığını aktardı. Uraloğlu, Karadeniz Sahil Yolu'nda ise en fazla yoğunlaşan kesimin Trabzon geçişi olduğunu vurgulayarak trafik hacminin 90 bine ulaştığını ifade etti.

Bakan Uraloğlu, yüksek trafik alan yollardan biri olan Antalya-Alanya Yolu'nda da günlük araç hacminin 90 bini bulduğunu vurgulayarak Bursa-Karacabey Yolu'nda 70 bin sınırının da aşıldığını kaydetti.

Uraloğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

'Otoyol kesimlerinde; Çatalca-İzmit güzergahındaki çeşitli noktalarda 100 bin, Mahmutbey-Çamlıca güzergahında 100 bin, Kuzey Marmara Otoyolu'nda çeşitli noktalarda 90 bin, Ankara Çevre Yolu'nun bazı kesimlerinde 100 bin, Bursa Çevre Yolu'nun bazı kesimlerinde 100 bin, İzmir Çevre Yolu'nun bazı kesimlerinde 100 bin, Adana Çevre Yolu'ndaki çeşitli kesimlerde trafik hacminin 90 bine ulaştığı görülüyor. 2003 yılından bu yana ülke genelindeki trafik hacminin yüzde 195 artarak 154,5 milyar taşıt x km değerine ulaştı. Bu sayılar, bu yolları yaparak ne kadar yerinde bir karar verdiğimizin de en büyük kanıtıdır. Bizler hizmet için, vatandaşlarımızın konforu için yol yapmaya, Türkiye'nin yolunu açmaya devam edeceğiz.'
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.